Monthly Archives: Haziran 2010

Yayınevinin cinayetleri!

Bir kitap okuyorum, ismini vermeyeceğim, yayınevi ve yazarını da belirtmeyeceğim. Kitap değer verilen, kıymeti bilinmiş, yıllardır Türkiye’deki binlerce insanın düşüncesine katkı sağlayan, hatta onlara yön veren bir yazarın kitabı. Elimdeki kitabı on ikinci baskısında. Çok bilindik bir yazarın, on ikinci baskısındaki bir kitabında yazım yanlışları olmasını nasıl görmek gerekiyor peki? Yayınevlerinin musahhihleri yok mu? Bu kitabın künyesinde tashihi yapan bir isim belirtilmiyor ama yapılmıştır herhalde değil mi? Yapıldığını kabul edip başka bir yere daha geliyoruz ama, bir soruna daha: Eğer bir musahhih bu kitabın tashihini yaptıysa ve “entelektüel” kelimesini “entellektüel” olarak bıraktıysa, bu daha da vahim. “Entelektüel” tek “l” ile yazılır. “Entelektüel” olduğu düşünülen bir yazarın kitabından o yazarın “entellektüel” olduğunu varsayacağımız hatalar bulunursa, bırakın yayınevinin düzensizliğini, yazarın “entelektüel”liğini dahi tartışmaya açabiliriz. “Entellektüel”liği tartışmaya lüzum yok zaten çünkü böyle bir kelime yok. – M. Fatih Kutan, Özgün Duruş. Haberin görseli burada.

Yorum bırakın

Filed under Genel

Orduevine giremem bir kalbe girerim ordu gibi.

Başlığa çektiğim dize Zeynep Arkan’a ait. 2006 yılında Ebabil Yayınları’ndan çıkan İkrar kitabında yer alan ‘‘Z’den A’ya’’ şiirinin son dizesi. Garipsediğim bir durum var. Türkiye’de şiirin siyasî meselelere nüfûz edememesinden sürekli dem vurulması ve bunun süreği olarak da Türk şiirinin bu konularda bir sözünün olmadığı savının ortaya atılmasıyla şekillenen, şiirin işlevini tartışmaktan, ‘‘şiir bitti’’ye kadar varabilen bir yorumlar silsilesi ara ara dolaşıma giriyor edebiyat ortamlarında. Kim kimden habersiz doğrusu çokça tartışılır. Şairlerin şiirleriyle direnen örneklerini kafamda sıralarken Hüseyin Akın’ın Kırknar’ın ilk sayısında [Ocak-Şubat 2007] yayımlanan ‘‘Hamdolsun teşrifatçı değilim’’ şiiri düşüyor ilk olarak aklıma. ‘‘ben değilim İbrahim hamdolsun teşrifatçı değilim üstüne basa basa’’ dizesiyle başlayıp, ‘‘soğuk savaş üstüne haydi abdest alalım ılık su iyi gider dünyanın gidişine/haydi abdest alalım’’ dizeleriyle sonlandırdığı o harikulade şiir. Hemen ardından bahsedeceğim şiirler ise daha yenilerde yayımlanmış şiirler. Bunlardan ilki Tasfiye Dergisi’nin Ekim-Kasım 2009 tarihli 21. sayısında Emre Karaca’nın ‘‘Güm!’’ şiiri. ‘‘[ ve ah muhsin ünlü gibi:/askerin rütbesi olur, silahı vardır, ölür./türkiye vardır, [ türklerindir. ]/ibrahim vardır, patlar. putlar vardır,/saygı duruşu olur. ]’’ dizelerini Karaca’nın söylemesinin hiçbir haber değeri olmadı mesela. Ardından Ali Emre’nin ‘‘Ergenekon’’u göründü Yedi İklim’in Ocak 2010 sayısında. Fazlasıyla açıktan sesleniyordu şair: ‘‘Sahi, biz bu çuvaldan ne zaman çıkarız hocam/Bu aydınlanmanın şehvetli ve bitimsiz/beyazlığından/Bu kene gibi yapışkan/Bu tünel gibi birbirine ulanmaktan bıkmayan/Aklıyla bacakları hiç durmadan çarpışan/Anasını alıp alıp gelen, politikaya dil çıkartan/Ekranlara sığmayan, mapusanelerden taşan/İmlayı ve esas duruşu bozan/[…]/Bu tevatür yurtsever adamlardan/Bu bakımlı, çokbilmiş, kokoş ablalardan/[…]/Bak gör hocam, bak gör işte buraya yazıyorum/20. dalga gelmeden fadime şahin bulunur/Tanklar balans ayarına başlar yine sincan’dan’’ Bu açıklığa ‘rağmen’ Yeni Şafak’taki köşesinde bu şiire değinen Özcan Ünlü dışında kimse ses etmedi bu şiir için de. Bunlar arasında en dikkate değer olan şiiri en sonda zikredeceğim: Yavuz Altınışık’ın ‘‘Pimi Çekilmiş Bomba’’ adlı şiiri. Karagöz’ün son sayısında [10. sayı] yayımlandı. Altınışık, son dönem Türk şiirinin köşe şairlerinden biri, olmazsa olmazlarından. Bu son şiiriyle de bu topraklara ayak bastığını, hesaplaşmayı öne çıkardığını, hakkı gözettiğini bir kez daha söylüyor ve şiirde bahsettiğim yeri fazlasıyla hakediyor. Bir bu şiirlere bakıyorum, bir şikayetlere; sonra dönüp bunların yüzlerce köşe yazarının, entellektüelin, hatta şairin umurunda olmamasını hayretle izlemekle kalıyorum. Yavuz Altınışık’ın şiirinin son dizeleriyle sesimizi yükseltelim: ‘‘Sabahları kahvaltı öncesinde atılmış izmarit ve kibritlerle/Seni toparlıyoruz seni büyük bir mıntıka temizliğiyle/Tokatlıyoruz seni ey vatan seni terleyinceye kadar boğuyoruz/Yatakta ovuşturuyoruz sıvazlıyoruz seni sırtından bacaklarına kadar/Hadi tut bizi okut bizi öğret bizi yarılıncaya kadar işte, nihayet/Kutsalsın avurtlarımız dopdolu patlayıncaya kadar kutsal/Seni öksürüyoruz öpüyoruz seni her öğün antlarla/Dipdiri korkuluklar ve ayarsız marşlarla/Göndere çekilmiş çığlıklarla/Dikiliyoruz tepesine/Eşkıya hudutlarında/Kanserlilerin.//İçtima bekliyoruz!/Tıraşı uzamış rütbesiz erler hizasında keyifle/Seni istiyoruz seni sıradağlar gibi kara bağrında/Yatarak sağ kalkmanın hazzına doymamışken hiç toprak/Seni erkek seni ocak seni destursuz bilerek/Dişleri dökülmüş kadınlara benzeterek/Seni yiyip seni bitirdikçe doymuyoruz.//İçtima bekliyoruz!’’. – M. Fatih Kutan, Özgün Duruş. [Haberin görseli burada.]

Yorum bırakın

Filed under Genel

[Kapak olsun] As I Lay Dying/Döşeğimde Ölürken.

Yorum bırakın

Filed under Genel

Son on günün kitapları.

Bir hâller oldu, son günlerde bir kitabı kapatıp, sıradan gözüme kestirdiğim ilk kitabı açıyorum, durmak yok. Bugün Gazzâlî’den Mişkâtü’l-Envâr‘ı kapatıp bıraktım en son. Ayşe Pay’ın hazırladığı, Küre Yayınları’nın yayımladığı “Yönetmen Sineması” serisinin ilk kitabına, Derviş Zaim‘e başladım, yarıladım da. En çok hoşuma giden yanı, dağınık okumalar olması; Derviş Zaim, Tabutta Rövaşata filminin “gerilla tarzı” ile çekildiğini belirtiyor, oradan ilhamla söylersem, “gerilla tarzı” okumalar bunlar. Bir tek Entelektüel ve Ortaçağda Entelektüeller bir listeye yaslanan, başka okumalarla da desteklenecek “düzenli birlikler”den. İşte, son on günün kitapları. – M. Fatih Kutan.

Entelektüel, Edward W. Said, Ayrıntı.
Yoksulların ve Şairlerin Kitabı/Birinci Kitap, Cahit Koytak, Timaş.
Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken, Cemal Kafadar, Metis.
Üç Noktanın Söylediği, Ahmet Turan Alkan, Ötüken.
Ortaçağda Entelektüeller, Jacques Le Goff, Ayrıntı.
Brodie Raporu, Jorge Luis Borges, İletişim.
Mişkâtü’l-Envâr, İmam Gazâlî, Gelenek.

Yorum bırakın

Filed under Genel

Paulo Freire.

Yorum bırakın

Filed under Genel

İsmet Özel’e uzak diyarlardan bakmak.

-İsmet Özel üzerine tedbirsiz sükût’a ufak ve mütevazı bir katkı.-

Of Not Being A Jew kitabı İsmet Özel’in son kitabı olmadı, böyle olmakla da kalmadı özellikle o kitaptan sonra şairin şiirlerinde belirgin bir değişim görülmeye başlandı ve bu değişimi çözmede bugüne değin net bir fikir belirtmiş birini tanımıyorum, bir cevap alacağımı düşündüğüm son dönem yetkin şairleri de dahil. Hâl böyleyken İsmet Özel’in bu Of Not Being A Jew’in üçüncü cildi sayılabilecek Bir Vefa Daha kitabını diğer iki kitapla bir arada değerlendirip, Erbain ve Bir Yusuf Masalı’ndan sonra şairin üçüncü kitabı olarak toparlanacağını ümit etmekten gayrısı nafile. İsmet Özel’in bugün yazdığı şiirlere uzak diyarlardan bakıldığında daha anlaşılır yorumlara gidilebileceğini düşünüyorum. – M. Fatih Kutan, Müfredat.02.

Yorum bırakın

Filed under Genel

Böcek ilacı, Ayşe Sevim.

böcek ilacı “içimizden geçenleri” öldürür mü, demiştin
sahildeydik,
havaya zıplayan sokak dansçılarını martılar yiyordu
hayatın cüzdanındaki fotoğrafını gösteriyordun bana
bak diyordun nasıl da kargacık burgacık çıkmışım
yeni eve taşınırken kamyondan düşen bir eşyaya bakıyorduk halbuki
ben üzülüyordum senin için
simsiyah bir müzikle kefenlenmiştin
derini yırtan notaları bıçak gibi çekip çıkarmıştın
sahildeydik,
çay içiyorduk, besbelli vasati kırk çöpten biriydik
gökten bir hostesin koparıp attığı gaz maskeleri yağıyordu
şemsiyemizi açtık,
bir kedi hop deyip atlamıştı ruhumuza
matematik defterleri gibi kare kare miyavlıyordu
çay içiyorduk, söylemiş miydim demli bir sahildeydik

aslında dedin henüz 1. raund, başarabiliriz
zaman her gün “play again” tuşuna basarken kırabiliriz parmaklarını
ruhumuzdaki kedi hırlamaya başlamıştı
sahil uzayıp büyümeğe başlamıştı
dünyayı pudralı göğsünden arka sokaklarda mıhlamaya karar verdik
kıldığımızın bir namazı kuşanıp, savaşacaktık vahşilerle
başımız zonkluyordu
ağrı kesici tabletinden bir hadis çıkarıp çayla içtik,
söylemiş miydim demli bir sahildeydik

[Hece Dergisi, Mayıs 2010, sayı 161.]

Yorum bırakın

Filed under Genel

Edward W. Said.

Yorum bırakın

Filed under Genel